İş yaşamındaki güven veren duruşun temeli yetenekte veya vaatlerde değil, doğru davranışta ve yaklaşımda gizlidir.
İş yaşamında kendisini özgün bir yerde konumlandırmak isteyen bir çalışan, sıradan yaklaşımlardan uzaklaşmalı, güven verici davranışlar/tutumlar sergilemelidir. Bazı yöneticiler veya çalışanlar, sunmuş oldukları vaatlerle değil, aktif davranışları, sözleri ve yaklaşımlarıyla iletişimde bulundukları kişilere güven aşılarlar. Şüphesiz ki bu yaklaşıma sahip olan çalışanlara daha çok güveniriz ve onlarla daha fazla iş birliği yapmak isteriz.
İş yaşamında güven oranını önemli ölçüde yükselttiği halde az kullanılan sözler ve yaklaşımlar aşağıdaki gibidir:
Özür dilerim: Karşımızdaki kişi kim olursa olsun, ‘özür dilemek’ en önemli erdemlerden biridir. Günümüzde maalesef çoğu çalışan veya yönetici, statü kaygısı, kibir, amatörlük veya ortaya çıkabilecek sonuçları önemsemediğinden dolayı bu özel sözü kullanmak yerine, sessiz kalmayı, konuyu örtbas etmeyi veya üste çıkmayı tercih edebiliyor. Ve bu tarz yaklaşımların ortaya çıktığı her aşamada güven yap-bozunun parçaları bir daha telafi edilemeyecek şekilde ortadan kayboluyor. Bu konu hem kurum içi iletişimde hem de işletmenin müşterileri veya paydaşlarıyla olan iletişimde aynı öneme sahiptir. Hele ki konu müşteriyse önem derecesi çok daha yüksektir. Tahminimce hatalı ürün/hizmet sonrası içtenlikle özür dileyen çalışanların oranı yüzde 5 civarındadır. Ve bu iyimser bir tahmindir.
Bu benim hatamdı: İnsan kusurlu bir varlıktır. Çalışanın öncelikle bu ilkeyi benimsemesi gerekir. Günümüzde yine hatasını kabul eden bir çalışana rastlamak pek kolay değildir. Neredeyse herkes ‘sürekli haklılık’ sloganıyla dolaşıyor. Çoğumuz korku kültüründe yetiştiğinden dolayı, ortaya çıkabilecek muhtemel ceza korkusu ile hareket ediyoruz. Bu yaklaşım ise bizi gerçekçilikten uzaklaştırarak sıradan ve sığ bir iletişimin tarafları halinde getiriyor. Oysa iş dünyasında sıradan yaklaşımlar, sıradan sonuçlar doğurur, özgün bir yaklaşım ise bizi iletişim halinde olduğumuz insanların zihninde özel bir yere konumlandırır.
Şunu da unutmamamız gerekir ki, özür dileyen -veya hatasını kabul eden- bir liderin, yine benzer yaklaşımlara sahip çalışanlarının olması kuvvetle muhtemeldir.
Bir dahaki sefer telafi edeceğim: Bu sözün de ‘içtenlikle’ kullanım oranı çok düşüktür. Bu sözün içinde yine sorumluluk duyusu ve güven vardır. Sorumluluğunun bilincinde olan bir çalışan, bu sözü söylemekten imtina etmez. Örnek olarak çalışanın, herhangi bir projede veya hedefte istenilen sonuca ulaşamaması durumunda, bu sözü içtenlikle kullanması, ilgili çalışanın tutku sahibi olduğunun da bir göstergesidir. Ve hepimiz biliriz ki, tüm başarıların arkasında derin tutkular yatar. Ve bu sözü vermek ve yerine getirmek, borcuna sadık olan birinin, borcunu tam zamanında ödemesine benzer.
Bilmiyorum: Bir konuda ne kadar uzman olursak olalım, her şeyi bilemeyiz. Bu çok normaldir. Yeter ki bilmediğimiz konular kaşımıza çıktığında büyük bir merak duygusu ile hareket edelim. Bu konuda en tehlikeli şey çalışanın, merak duygusunu yitirmiş olmasıdır.
Bunların dışında yapabileceğim bir şey var mı? Bu az kullanılan soru, mentorluk yapan bir lidere veya herhangi bir pozisyondaki çalışana ait olabilir. Şu gerçektir ki, bu sorunun sahibi sorumluluk sahibi bir bireydir. Sorumluluğu reddeden bir çalışan, içinden “benim görevlerim ve yapacaklarım bu kadar” diye fısıldar. Sorumluluk sahibi profesyonel bir çalışan veya lider, daha fazlasını yapmaya isteklidir.
Can kulağıyla dinlediğimizi hissettirmek: Son zamanlarda sizi can kulağıyla dinleyen, kaç kişiye rastladınız? Bu kişi bir lider, ebeveyn, arkadaş, eş, dost vb. olabilir… Şüphesiz ki çağın önemli hastalıklarından biri odaklanma sorunudur. Eğer ki, iyi bir dinleyici olmanın -yoğun bir şekilde güven, saygınlık vb. sağlayan- sır dolu sonuçlarını yeterince bilseydik eminim ki, bu konuya çok daha fazla yatırım yapardık.
Sonuç: “Hayatın sermayesi güvendir” diyen rahmetli hocam Doğan Cüceloğlu’nun sözünü temele alırsak, yukarıdaki güven verici yaklaşımları etkin bir şekilde uygulayabilmemiz için, vizyoner bir bakış açısı, bizleri sürü psikolojisinden ayıran özerk bir tutum ve kuvvetli bir irade gücü başarı yolculuğumuzdaki en iyi yol arkadaşlarımız olacaklarıdır.
Eğitim programlarımız ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak ve eğitimlerimizin size sunduğu fırsatları öğrenmek için lütfen katılın.