“Bir şirketin iletişim gücünün yüksekliği, duygusal zekâsı gelişmiş çalışanlarına bağlıdır.”
Duygusal zekâya yatırım yapmak, bir şirketin iletişim gücünü yükseltir, personel motivasyonunu ve büyük resmi olan çalışan sayısını artırır. Duygusal zekâ seviyesi yükselen bir çalışan, görev ve sorumluluklarını icra ederken değerlerini ve büyük resmini göz önünde bulundurarak hareket eder. En basit haliyle duygusal zekâsı yüksek bir personelin davranış modellerinin aşağıdakiler gibi olması muhtemeldir:
Yılmazlık duygusu ile hareket eder: Yılmazlık, duygusal zekânın önemli bir belirtisidir. EQ seviyesi yüksek bir çalışan, karşısına bir engel çıktığı anda, -diğerleri stres içinde tasalanırken- mevcut duruma çoktan uyum sağlamış ve yeni harekât planını devreye sokmuştur. Yılmazlık, özellikle satış, müşteri ilişkileri vb. pozisyonlarda oldukça işe yarayan bir özelliktir. Bu sebepten duygusal zekâsı yüksek olan satış temsilcileri her zaman diğer akranlarına göre daha başarılı olurlar.
Empati kurar: Keşke tüm işletmelerde empati konusuna daha fazla eğilim gösteren, bu konuda aktiviteler/eğitimler düzenleyen liderler olsa… Şüphesiz ki, empati etkili bir iletişimin olmazsa olmazıdır. Karşı tarafın hislerini, duygularını anlayabilmek ve o yönde bir iletişim stratejisi geliştirmek, insanlar arasında bir ahenk oluşturur. Empati çoğu zaman, öfkenin de kontrolünü sağlayan önemli bir duygudur. Empati seviyesi yüksek çalışanların büyük kısmı, gelecekte lider olmaya da layıktır.
Motivasyon seviyesini yüksek tutmaya çalışır: Burada tabii ki içsel motivasyondan bahsediyorum. İş yaşamında bir çalışanın içsel motivasyona yatırım yapması kadar önemli çok az şey olduğuna inanıyorum. Takdir sonrası oluşan dışsal motivasyon, her ne kadar evrensel bir ihtiyaç olsa da başkaları tarafından sürekli motive edilmeyi beklemek, hesabında yüklü parası olan birinin, borç para istemesine benzer. Bu konuda çalışanın dışsal motivasyona bağımlı olmak yerine içsel motivasyona yatırım yapması, geleceğe dair hedefleri açısından son derece önemli bir adım olacaktır. (İçsel motivasyon hakkında 2018’de yazdığım yazı hâlâ geçerliliğini koruyor: https://www.dunya.com/kose-yazisi/kiminin-ictendir-mutlulugu-kiminin-distan/423022)
Duygularını/dürtülerini iyi yönetir: Günümüzde her çalışanın psikoloji bilimiyle yakından ilgilenmesi gerektiğine inanıyorum. İş yaşamında veya özel yaşamımızda, yaşadığımız olaylar karşısında gösterdiğimiz tavır, onlara yüklediğimiz anlamlar bizi mutlu veya mutsuz edebiliyor. Duygularını yönetmesini, dürtülerini kontrol etmesini öğrenen bir çalışanın iletişim gücü de önemli bir oranda yükseliyor. Duygularının ustası olmak, duygularını hayata renk katacak şekilde eğitmek ve çalışırken akış halini yaşamak, duygusal zekânın üst seviyesidir.
Yapılan araştırmalar, insanların iş yaşamında başarısız olmalarının en önemli sebeplerinden birinin ‘ani/tepkisel çıkışlar’ olduğunu gösteriyor. Duygusal zekâya yatırım yapan çalışanlar, bu konuda da başarılı olabilme fırsatını yakalıyor.
Amaca yönelik çalışır: Tüm sektör çalışanlarını iki grupta incelememiz mümkündür. Hayata dair zor ulaşabileceği, büyük resmi, amacı olanlar ve sadece işe gidip gelenler. Yine psikoloji bilimi bize, içsel motivasyonun ve hatta mutluluğun yaşamda bir amaca bağlanmaktan ileri geldiğini söylüyor. Şu anda okuduğum Maslow’un “İnsan olmanın psikolojisi” adlı eserinde, insanı gerçekten mutlu eden en önemli şeyin, ‘sürekli gelişim yolculuğu’ olduğu vurgulanıyor. (Benzer cümleyi Aristo, ta milattan önceki dönemde de kurmuş.) Hepimizin bildiği insan gereksinimlerinin üst noktası, ‘kendini gerçekleştirme’dir. (Maslow) Ve William James’in o meşhur sözünü bu kısma eklemesem olmazdı: “Potansiyelini gerçekleştiremeyen organizma zamanla hasta olur.”
Hatasını kabul eder: Bu kısmı okurken bana hak vereceğinizi düşünüyorum. İş veya özel hayatımız olsun, ülkemizde hatasını kabul eden kişi sayısı çok değildir. Hatayı kabul etmek, önemli bir erdem ve aynı zamanda öz güven belirtisidir. Ayrıca güvenilir bir insan olmanın da önemli bir unsurudur. Duygusal zekâsı yüksek empati özelliği gelişmiş bir çalışanın, dışarıdaki şartlar ne olursa olsun, kendi hatasını kabul etmek konusunda gereken hassasiyeti gösterme olasılığı daha yüksektir.
Duygusal zekâ konusunda kendini geliştirmek ve mesleki açıdan ün kazanmak isteyen yöneticilere/çalışanlara Harvard’lı psikolog Daniel Goleman’ın -İş başında duygusal zekâ, Duygusal zekâ IQ’dan neden daha önemlidir- kitapları başta olmak üzere tüm kitaplarını öneririm. Tabii ki bu konuda ekip gelişimi için personel eğitimlerinin önemi de çok büyük. Gelecekte tüm işletmelerde, duygusal zekâsı yüksek çalışanların artması dileklerimle…
Eğitim programlarımız ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak ve eğitimlerimizin size sunduğu fırsatları öğrenmek için lütfen katılın.